
Suskun Adamlar
şiir- Beraat Gökkuş
Her şey ormanda başladı
Dimdik ve aralıksız
kızıl çam ağaçlarının önünde
…
Bizler,
batıdan gelmesini bekleyenler kurtuluşun
Bizler,
bir kıyametin alameti
Kopmuştu kıyamet halbuki
Yağmurlar başlamadan önce
Her yeri su almadan
suskun adamlar doğmadan önce
…
Suskun adamlar hep oradaydı
Bize susuyorlardı
Duymuyorduk
Güneşi arıyorduk
Meşguldük insanlığa güneşi getirmekle
Pusulalar bulunamaz olduğundan beri
Atlas Okyanusu ve Pasifik birbirinin içine düştüğünden beri
Dünya iyiden iyiye düzleştiğinden beri
Bir yöne açıldık
Suskun adamların ülkesine
Onlar oradan öylece
bize bakıyordu
suskun adamlar
gerçeği biliyordu
Yola çıkmışlığımız
duymak için değil seslerini
onlardan olmak içindi
Onlar gerçeği biliyordu
Görüyor musun, bak!
Suskun adamlar
İşte yürüyorlar
Hiç konuşmadan
İşte oradalar
Bize bakıyorlar
Hiç konuşmadan
Bir tarafta yağmur
Bir tarafta batan güneşin kızılı
Bir tarafta orman
ve bir tarafta yola çıkanlar
Yola çıkmak için şartlar vardı
Her şey ormanda başladı
Dimdik ve aralıksız
kızıl çam ağaçlarının önünde
Şimdi yürüdüğümüz şehirler
Yüzlerinde çizgiler
suskun adamların
Aştığımız denizler gözleri
Geçtiğimiz ormanlar kaşları
Suskun adamlar
bize bakınca kocamanlar
Gelenler
kendi gelmek istedikleri için geldiler
Duranlar
kendi durmak istedikleri için durdular
Gidenler
kendi gitmek istedikleri için gittiler
Zaman sıkıldıkça
düştü içinden gerçekler
Roller tükendi
Dökülmeye başladı yüzler
çapa çaresiz, şapır şapırdı
Eriyordu suyu vurdukça yağmurun
koca
suskun
adamlar
Vardık yeni kızıl çam ağaçlarına sonra
Atların ve adamların koştuğu
çırılçıplak karanlığında
Vardık varılması gereken yere
bir tek soru için
yanaştık yanlarına
Hangimiz çıksa içimizden
O
bizi kıyılarına dönülmez akıntıya
katan soruyu sormaya
Sustu
Sessizlik çökmüştü yüzümüze
gelince varılması gereken yere
Başladı yürümeye
suskun adamlar
yeni gelenler susmaya durunca.
Şiir- Beraat Gökkuş