Felçli Bir Yetinme Güdüsü
Şiir – Rasih Yılmaz
Nisan…
Bahar akşamına ait nemli zamanların ayyaş ayakları dolaşıyor suların üzerinde.
Bütün ‘şey’ler, ‘hiçbir şey’liğe alışırken,
Bir dem şefkat sunacakları ‘öz’lerini arıyorlar, duvar diplerinde.
Acı solukluyor ciğerler.
Kasvetin dayanılmazlığı Beyoğlu’nun kıdemli bir berduşu gibi.
Bu kadar canı nasıl yanar sokakların?
Kayboluşların bütün adresleri onlara çıkıyormuş,
Bir şiir için ölürlermiş!..
Mecalsiz bekleyişler mi bizi arabeskleştiren?
Hüzün, ne zamandır ayrı yaşıyor bizden?
Hastalıklı bakıyor, hiç görmüyormuşuz aslında.
Bildiklerimiz yalan…
Duyduklarımız yeraltı farelerinin sesleri.
Eğer mutluluk değilse acının kardeşi,
İki düşmanı taşır mı bu çile?
Yabancılaşıyoruz…
Uzaklaşıyoruz kendimizden.
Donduruyor anlatamadıklarımız düşüncelerimizi.
Palyaçolara kaldı bizleri korkutmak.
Düştüğümüz kuyulardan çıkış yok!
Uçurum kenarında bırakıp kaçtığımız canların ahı tutuyor tek tek.
Felçli bir yetinme güdüsünün verdiği hazza muhtaç,
Sonu olmayan hikayelerden başka bir şey değil geleceğimiz.
Çaresiziz…
Var olana karşı aciziz,
‘Aşk’larımız bile şuursuz bir ayaklanma…
Ölümün rengi ‘mavi’.
Sahi gerçek ne?
(Bu şiir, 1999 yılında yazılmıştır.)
Şiir – Rasih Yılmaz