İltifat

İltifat

Deneme: Serkan Öztürk

Bugün biraz canınız sıkkın sanki. Böyle güzel bir serçe parmağı olan birine yakışmıyor somurtmak. Bence gülmelisiniz sebepli sebepsiz. Güneş açıyor siz gülünce, kara bulutlar dağılıyor o an gökyüzünden, kuru ağaçlar yeşilleniyor birden… Gülebiliyorsunuz üstelik, bu zamanda ne üstün bir özellik.

Çiçekler size verilmek için açıyor muhakkak. Size verilmeyen her çiçek soluyor hemencik. Ne büyük bahtiyarlık sizin zamanınızda yaşamış olmak. Sizin için ölmek bile şahane ama tatmaya devam edeceğim sizi dünyadayken görmeyi. İzninizle yaşamak istiyorum. Fakat bütün bunlara rağmen biliyorum; bir kadından doğdum, bir kadın yüzünden öleceğim.

İtiraf etmeme müsade edin, çok mecbur kalmadıkça yaşamayı düşünmüyordum. Ta ki sizi görünceye kadar. Buna görmek de denmez ayrıca. Gözle alakası yok gördüğümün. Beynimden, kalbime hatta ruhuma kadar tüm zerrelerimle sizi gördüğüme yemin edebilirim.

Umarım rahatsız etmiyorum sizi. Suskunluğunuz beni konuşmaya itiyor. Boş konuştuğumu düşünmüyorum. Kömür cümlelerimde siz geçince hemen elmasa dönüşüveriyorlar çünkü. Sizden bahsedince şüphesiz dünyanın en zengin insanı benim. İnsanoğlunun yazdığı bütün kitaplar boş, eğer siz anılmıyorsanız içinde.

Büyük bir iddiam var. Her güzel kadın size telif ödemeli bence. Güzelliğin hakları sizde, sahibi kesinlikle sizsiniz hanımefendi. İnanın lütfen buna. İnanın rüzgarın saçlarınızın arasında gezdiği için böbürlenerek anlattığını dağa taşa. Sahilde yürüdüğünüzde, denizin teninize dokunabilmek için dalgalandığına inanın. Yürürken kum tanelerin öpmek için yarıştığına ayaklarınızı, inanın. İltifat ettiğimi de düşünmeyin lütfen. Her iltifat bir parça yalanı barındırır. Benim size olan hislerim, düşüncelerim gerçeğin ta kendisi.

Neyse burası kapanacak birazdan, ben gideyim haftaya yine gelirim… Geldiğimde size bir kitap okumaya başlayacağım. Beğeneceğinize eminim. Adı; “Kürk Mantolu Madonna.” Son zamanlarda çok meşhur oldu… Bu meşhurluğu yaşayamayan yazarına selam olsun. Ruhu da cenneti bulsun… Her iyi yazar erken ölür. Yüz yaşında da ölse erkendir… Kalkayım ben… Ayrıca… Bir şey daha var. Sizi üzeceğini düşünerek aslında söylemek istemiyordum fakat size karşı hiçbir sır taşımıyorum, biliyorsunuz. Bana bunak deli diyorlar. Bir ressamın yaptığı yağlıboya tablosuna karşı konuştuğum için beni kınıyorlar. Aşk nedir bilmiyorlar onlar. Sizin için sadece müzede sergilenen bir resim diyorlar. Bir ressamın elinden çıkıp, boyalarla renklendirdiği bir resim diyorlar. Puta taptığımı söylüyorlar. Yanılıyorlar, resmin ardındaki hakikati görmüyorlar. Erken ölen çok iyi bir yazarı, güzel resim yapan ressamı takdir etmeyen her inanmış kul ibadetlerinden endişe etmeli bence. Hala bazı şeyleri anlamadığı için endişelenmeli. Oysa eser birazcık araladığında eser sahibi görülür hemencik. Tıpkı sizin gibi. Resimdeki kadına neden iltifat ettiğimi kavrayamıyorlar. Her kadına yapılan iltifat aslında ressamına övgü değil midir? Kadın, ressamın en nadide eseri değil midir?

Bazı insanlar gerçekten sanattan hiç anlamıyorlar.

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi