Anastasia
Şiir: Zehra Erten
Fotoğraf: Cotton Bro
Yüzün bir kuğunun beyazlığına bürünmüş
Gözlerinde Raskolnikov çaresizliği
Anastasia çok zaman geçti
Kalbinden geçiyor muyum eskisi gibi
Zarif öfkelerin kurbanı olurdun
Sonra derin mahcubiyetler sarardı
Gül artığı yanaklarını
Prospekt Kirova’da teslim olurken
Şehrin çıldırtıcı soğuğuna
And içmiştin kalbini kimseye açmamaya
Oysa sevdan kar topluyordu güneşle
Beyaz hüzünleri sendin yağdıran
Bir mum yakıyorum gözlerine
Kokusu sandal ağacından
Anastasia ben senin dingin ruhunu özlüyorum
Siyah kalpaklı adamların
Hoyrat yüzlerinde irkiliyorum
Ekşi votka kokusunun sardığı soğuk bir otobüsteyim
Gideceğim yeri bilmiyorum
Karanlıkta ışıldarken kar kristalleri
Gözlerinin içi gülüyor Anastasia
Sen mavi kaftanında
Gülümseyen bir sinegoriçka
Hangi masaldan indin aramıza
Bu coğrafyadan değil gibisin
Soğuk dumanlı fabrikalar
Uğramamalıydı senin diyarına
Pajalusta diye inliyor çiçekler Anastasia
Pajalusta diye akıyor gözlerinden sitemler
Sen bir bahar günü Volga kıyısında
İnci çiçekleri dererken
Ağlayan İvan ağacının altında oturmuştuk
Ağlamıştın sonra sen
Gözlerin titriyordu
Susuyordun
Çığlık çığlığa susuyordun
Sahte fantanların serinliğinde
Ihlamurları kokluyordun
Zaman geçti Anastasia
Yetişir artık
Gözlerinde titrek sevinçlerle beni karşıla
Hayat bilsen nasıl skuçna
Bahar gelsin bu kez ruhlarımıza
Uzun yürüyüşler yapalım seninle Gorodskoy Park’ta
Sen sus gene çığlık çığlığa
Ben dinlerim
Yüreğim gözlerinin avuçlarında
Yüzün yüzerken kuğularla
Ümitlerimiz süzülsün
Volga’nın mavi sularına
Sen eski bir masaldan inmiş aramıza
Zarif, mavi sinegoriçka..
Şiir: Zehra Erten