Haydi Nazlı
Şiir: Feyza Yılmaz
Fotoğraf: Danya Gutan
Haydi Nazlı, kapat ışıkları.
Ört üstüme gecenin çığlığını.
Çıt çıkarma sakın
işiteyim tiz sesini.
Bak içimde aheste bir
ecnebi konuşuyor belli ki.
Haydi Nazlı, oyalanıp durma.
Al bir bilet hemen
ve körüklü trene atla.
Hükümsüzdür artık
kim cahil kim asil.
Oynamakla yenemezsin,
altı üstü iskambil.
Senin esir dediğin
masadaki valeyle sinek
Delikten çıkmazsan
baharın hiç gelmeyecek.
Yetti şikayetlerin artık
insaf et de bir sus!
Aldandığın gökyüzü
köpükten bir fanus.
Bulutlardaki gölgeler
doğa ananın resmi mi?
Hayalindeki yoklukla
boşa güldürme beni!
Ne zorlandın be Nazlı
Gölgeden mi kaçıyorsun?
Ben kendime söylerken
Sözden nem mi kapıyorsun?
Haydi Nazlı
artık bir şey de bana!
Beni sessizliğimle
bırakma bir başıma.
Sus dediysek, el aleme karşı
içindeki fırtına sallamalı arşı.
Ver bana artık beni,
bak İstanbul uyuyor.
Martılar, simit ve boğaz
hep olduğu yerde duruyor.
Doğduğun günkü gözyaşı
kapıda, işte ölüm yaklaşıyor.
Haydi Nazlı, kapat şu ışıkları.
Ört üstüme müşfik çığlığını.
Feryadını duydukça yaşamak
istiyorum daha çok!
Uğuldayan kulaklarım,
üşüşen anılarım…
Ne güzelmiş dünyadaki
mucize varlığım!
Ne doğduğum yerdeyim şimdi
ne de öldüğüm.
İkisinin ortasında puslu bir koridor
Kimse kimsenin adını bile bilmiyor
Yeniden doğar gibi
hissediyorum seni
Hissettikçe seviyorum
avuçlarımdaki dikeni.
Yaşarken öldüm ben,
arkamdan ağlama sakın.
Ölünce dirildim ben
yoksa çekilmiyor nazın.
Şiir: Feyza Yılmaz