Söz, Yetineceğim Nesli

Söz, Yetineceğim Nesli

Günlük: Öykü İnanoğlu

Fotoğraf: Roman Polenin

                                                                                                                                                             Nesli’ye Mektuplar 3

Nesli,

Artık sana yazmak bana iyi gelmiyor. Adresin değişmiş, son gönderdiğim mektup bana geri döndü. Bunu neden yazdığımı bile bilmiyor, bir amaca hizmet etmese bile gene de kelimelerime engel olamıyorum.

Az önce kendimi çöp poşeti içinde kapının önüne koydum. Zamanı kaçırmışım. Umarım ertesi gün alım saatine kadar kokmam. Kimseyi rahatsız etmek istemiyorum ama söyleyemediğim, söylesem de kendimi ifade edemediğim düşüncelerim için için uzanamadığım yerlerimde kaşınıyor. Neden özlüyorum seni bu kadar? Zamanında gözlerine baktığımda hissettiğim duygular burnumu sızlatıyor kimi zaman. Bu beni aciz yapar mı? Anlatamıyorum ki kimseye. Kim anlar şu anda beni? Kitaplarda okuduğum cümlelerde şu an yaşadığım anlara benzer durumlar bulmaya çalışıyorum. Çözüm bulabilmiş midir onlar? O yazarlar, o çok düşünenler. Azıcık düşüncelerinden paylaşsalar bana. Muhtemelen hepsi ölü şu an.

Hani bazen verdiğin sevginin çok azıyla yetinir, yetinir ve yetinirsin. Öyle bir an gelir ki; yetinemediğin anlar birleşip sana öyle bir tokat atar ki, daha fazla yetinmeye gücün kalmaz. Ben onu mu yaşadım acaba?

Kendime yeni yetingeçler bulacağım Nesli, ne olursun geri dön. Susacağım. Kendini çaresiz hissedip, seni en çok sevdiğini düşündüğün kişiye -bana- koştuğun anlarda yaşadığım mutlulukları, sabah olduğunda beni yok sayan acımasız haline saracağım ve yetineceğim.

Her zaman senin,

                                                                                                                                                             Nesli’ye Mektuplar 4

Şimdilik Dayanamıyorum

Yavaş yavaş yaz da bitiyor Nesli,

Hava hep sıcak olsun ya da hep soğuk, olmaz mı? Aram geçişlerle hiç iyi olmadı. Hele değişimlerle hiç. Ağaçlar ya sarı olsun ya yeşil ya da hep kırmızı…

Ne kadar zaman önceydi hatırlayamıyorum. Gözlerinin içinde küçük tavşanların zıpladığı bir andı. Bir şeyler anlatıyordun ve ben her zamanki gibi sözcüklerinin gittiği yeri değil seni izliyordum. O anın içinde bir an anlattığın olayın akışına kapılıp elimi tutmuştun. Aslında elini göğüs kafesimden sokup kalbimi tutmuştun. Bir an durdun ve o güzel gamzelerin bana baktı;

-Sana dokunmak ne güzel” dedin. Kullandığın kelimeler şöyleydi sanırım; güvenli ve huzurlu. Şimdiki aklım olsa, göğüs kafesimdeki elini hışımla kalbimden çıkartıp iterdim. Tabii ki derdim, tabii ki güvende hissediyorsun. Tasmaya ihtiyaç duymayan eğitimli köpeğinim. Ne hissettirecektim başka?

Aram geçişlerle hiç iyi olmadı Nesli. Değişimlerle hiç. Yeni arkadaşın nasıl? Umarım iyidir. Heyecanla onun elini de tutuyor musun?

Başkasına dokunmana şimdilik dayanamıyorum Nesli.

Şimdilik…

Günlük: Öykü İnanoğlu

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi