Müste Ar Güzelim
Parfüm imalathanelerinin tarafıma sınamam için gönderdiği parfüm numunelerini sınarken –evet güzelim ben denemem, sınarım– titremişti telefonum. Telefonun titremesini seviyorum, imal ettikleri parfümler hakkındaki kanaatimi beklerken karşımda titreyen kimseleri anımsatıyor bana.
Telefondaki ses, bir edebiyat dergisi çıkardıklarını ve benim bu dergide eleştirmenlik yapıp yapamayacağımı öğrenmek istiyordu. Derginin adı, Lapsus’muş ve insanın içinde saklı kalan duyguların beklenmedik bir anda dilden dökülmesi manasını ihtiva ediyormuş. Ben buna prensip olarak karşıyım. İçimde tutmam hiç söylemem gerekeni. Vaktinde söylenmeyen laf insanın içinde küf tutar ve küf sadece bazı peynir türlerinde makbuldür ve bilirsin güzelim, lafla peynir gemisi arasında hiçbir duygusal yakınlık yoktur.
Diyorlar ki: vaktinde söylenemeyen sözler dura dura şiir oluyor, hikâye oluyor, roman oluyor. Oluyor evet ama olan kalbe oluyor.
Bununla birlikte gösterdikleri cesaretten haz aldığımı ve etkilendiğimi de söylemek zorundayım. Çünkü ben, bodoslama yaşayan bir insanım. Uzun ömrün sırrı da burada gizli güzelim.
Bir kriterleri varmış. Dedim, ben kriter severim.
Dergilerinde müstear isimlerle eserler yayınlamıyorlarmış. Toplumun müstear ihtiyacının da farkındalarmış. Bu talebi karşılayabilecek tek isim de benmişim. Varlığım dergiye itibar katar, yazarların aşkı şevki artarmış. Dedim, ben iltifat severim.
Güzelim, dedim. Telefondaki akşamdan kalma sesli adama. Hoşuna da gitti tabii ona güzelim demem. Güzelim, ben birine hitap etmek için kullanmıyorum bu kelimeyi, kendimden bahsediyorum.
Güzelim, benim adım Müste Ar. Ben, eleştirmem; tüketirim. Benim edebiyat terazimden geçen kelimeler topluluğu ya bir şahesere dönüşür veyahut yok olur. Bu sayede kelime, zaman ve hayal israfının da önüne geçilmiş olur. Dedim, ben israf sevmem.
Ne dediysem kabul ettiler. Yeter ki biraz vakit ayır dergimize, dediler. Dedim, ben vakit ayırmam. Bir şeyi önemsediysem vaktimi vakfederim. Geçerken uğramayı sevmem. Uğramak için geçerim.
Uzun lafın kısası, güzelim. Uzun lafın kısası diye bir şey olmaz. O laf ne kadar uzun ya da kısa olacaksa öyle söylenmeli.
Benim adım Müste Ar. Edebiyatı severim ama parçalanmasına katlanamam. Yazdıklarına güvenip benim terazime gönderecekler için Lapsus’ta bulunacağım. Dedim, ben yeni şeyleri severim.
“Prensip sahibi olmadan öptüğünüz kurbağalar prense dönüşmeyecektir.” düsturuyla gününü gün eden bir kriter ve kırmızı çizgi insanı. Edebiyat gurmesi ve parfüm virtüözü.