Nihayet

Nihayet

Şiir: Ahmet Bozkuş

Gizlersin yüzünü, günden güneşten

Kat kat örtüler çekersin cama

Dost olursun uzun süren akşama

Kesersin selamı sabahtan

Besteler yaparsın kafiyesi ahtan

Tutunduğun dallarda keder kuşları

Güvendiğin dağlarda hasret yokuşları

Sırrının üstünde kabristan gibi derin susuşları

Uyursun büyütürsün…

Şimdilik rüyalarında özgürsün

Yüzünü gören aynaların sırtında kahır

Kuyulardan saçlarınla çekersin ya sabır

Ve nihayet dudağında bir kelime kalır

Üfler durursun avucundaki suya

Gökte yıldızlar dalınca uykuya

Balıklar ürker parmak uçlarında

Fesleğen ormanında fırtına çıkar

Rüzgâr toprağın genzini yakar

Dağılır hatıraların nasırlı kokusu

Kaçarken karanlıkta çocukların uykusu

Ninniler çarpar uçurtma iplerine

Rüyalar mühürlüdür sahiplerine

Aşkın tadını alan kalplerine

Unutmayı öğretemez hüzünlü kızlar

Kayıptır artık gözlerinde yıldızlar

Sessizliği kuşanıp da girdiğin o gam kalesinde

Yüzünü tanımam belki ama tanırım hüznünü

Sırrın saklanmıştır ayak sesinde

Bu eksik hikâye sana aittir

Bu yalnızlığın faili ümittir

Kalemleri kömürlere sürerken herkes

Odur sana hayal kurduran heves

Kanatlanıp denizlerde gezinen o ses

Üflediğin sırlı kelimedir zahir

Ne masaldır ne sihir

Hayattır

Hayaldir

Hakikattir

Alnında biriken saattir.

Bir an gelir ayrılırsın yalnızlık dağından

Ve nihayet düşer o kelime dudağından

Ağlamak gelmez içinden hatta

Gülerek de yaşanır bu hayatta…

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi