Merhaba İçimdeki Leyla,

Merhaba İçimdeki Leyla,

Mektup: Durdu Ozan

Fotoğraf: Ron Lach

En baştan diyeyim eğri oturup doğru konuşacağız. Açık açık söyleyeceğim her bir şeyi yakınlığımıza güvenerek. Evvela uzun zamandır kendi kendine konuşma alışkanlığın var. Acaba bir derdin mi var? Biraz dinleyeyim dedim içim şişti. İnsan olsan çekilmezsin. Belki de sırf bu nedenle tek gönderiliyoruz dünyaya. O yüzden bizden bir tane daha yok. Geçen gün başını ellerinin arasına almış buldum seni. Sorular soruyor ve yine yanıtını kendin veriyordun. Bilmem ki söylesem uygun olur mu? Ne bileyim…

Neyi büyüteceğini bilmiyorsun. Gün geliyor söylenen bir sözü büyütüyorsun. Uykun kaçıyor. Canın sıkılıyor. Alıp veriyorsun kendi kendine. Verip veriştiriyorsun içinden. Yediremiyorsun. Bazen bir hareketi büyütüyorsun. Neden ben diyorsun, neden şimdi? Bütün kapıları kapatmak istiyorsun dışarıya açılan. Bütün tokmakları sökmek, eşikleri kaldırmak… Sen sözleri ve davranışları büyütürken ben yüreğinin küçüldüğünü hissediyorum.  

Bir gün geliyor, insanları büyütüyorsun gözünde. Ne eksikleri kalıyor ne beceriksizlikleri. Melekleşiyor ya da bir herkül gibi duruyorlar dimdik. Sarsılmaz, yıkılmaz, ağlamaz, korkmaz… Sonra büyüttüklerinin yıkıldığını ve yıkılırken güvenini de yerle bir ettiklerini görüyorsun.

 Acı büyütüyorsun. Salıversen gidecek nice küçük acılar, içinde dev zehirli bir sarmaşık. Her gün yeni sürgünler yeşeriyor. Acı üstüne acı… Ağlasan geçecek gibi. Susuyorsun, büyüyor. Konuşuyorsun sesine dolanıyor. Beyninin kıvrımlarında, kılcallarında, sinir uçlarında hissediyorsun. Günden güne büyüyor, batışından biliyorsun. 

Yalnızlık büyütüyorsun. Adı, adınla yan yana yıllardan beri. Hayatını yazsan roman olmaz ama yalnızlığından bir şiir çıkar. Üstüne tam oturan paha biçilmez bir kaftan gibi. Pencerende tül perdeler yok, aydınlıkla aranda simsiyah kalın kumaşlar. Ne göreyim ne görüneyim modundasın. Bıkkınlık ya da yorgunluk… Sebebini bilmediğim ama günden güne büyüyen bir karanlık, içinde büyüyen. Soluğun kadar hissedebildiğin ve ağzından sıcak bir ruh gibi çıkan, çıkarken seni soğuk ve kaskatı bırakan yalnızlığın. 

Yalanlar büyütüyorsun kendin için yalnızca. Satmalık değil. Süslüler, cazipler ama dedim ya kendine yetecek kadar. Herkesin kendi ihtiyacı kadar büyütebileceği bir şey neticede. Yaşın kadar yalan tarlan var. Bire bin veren zehirli tohumların.  

Küsmeler büyütüyorsun. İnsan neden küser? Kime ne zaman? Herkesin küstüğünü sanmıyorum. Kırgınlıklar, dargınlıklar, hayal kırıklıkları, suçluluk duygusu hep senin bahçenin ürünleri. Her gün bin tövbe etsen de sulamamaya, başucunda okşarken buluyorsun yapraklarını. Çiçeklerinizle konuşun, diyorlar. İçinde zakkumlar büyüyor. Susuyorsun. 

Pişmanlıklar büyüyor. O büyüdükçe yaşamaya karşı içindeki istek küçük bir nokta… İncir çekirdeği kadar bir iyilik yok büyütebileceğin. Gözünde de büyümüyor içinde de. Büyüttüklerin büyütmek istediklerin değil. Büyütmen gerekenlerin için toprağın çorak.

Sessizliklerin büyüyor bazı günler. Suskunluğun ödümü koparıyor. Kafanda soru işaretleri, ünlemler büyüyor. Noktalamalar büyüdükçe kelimelerin azalıyor. Heybende söylenecek söz neredeyse yok. Kaleme yüklüyorsun ama onun da pek alıcısı yok. Suskunluğun; korkutuyor.

Kör dikenlere yakalanmadan, jiletli telleri aşmadan sana ulaşmak zor. İnsanlarla arana çektiğin hat günden güne büyüyor. Uçurumlar dikiyorsun uç uca. İpliğin, kumaşın, desenin… Dostluk için yetersiz teklik için fazla. Şaşkınlığınla birlikte boşvermişliğin de büyüyor. En çok da çaresizliğin. Ne dostla olmak istiyorsun ne de yalnız kalmak. Kararsızlığın büyüyor gereksiz yere. Sen de en az benim kadar biliyorsun: yalnız ve gereksizsen çabuk unutulursun. Unutulma korkusu sarıyor tüm benliğini. Unutulmayı büyütüyorsun. 

Ansızın ölüm geliyor aklına. Durduk yere de değil. Sürekli kendini hatırlatan bir gerçek olarak bambaşka bir yüzüyle göz kırpıyor bu sefer. İçin ürperiyor. Sancı büyütüyorsun. Bir ömür çekilen ama bitmeyen bir sancı. Bittiğinde içinden bir ölü çıkacak biliyorsun. Yıllardan beri bir ölü büyütüyorsun.

Şimdi büyüttüğün her şeyle birlikte bir de beni büyütüyorsun. Sana veda edemem. Yazarım ben yine. Bize iyi bak.

İmza: Bir dost.

Mektup: Durdu Ozan

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi