Gerçeğe Hû!
Şiir: Sercan Erdinç
Fotoğraf: Cotton Bro
Kime deniyordu dost?
Can veren mi?
Canan eden mi?
Kendini bilmek bir kenara
Ellerinden kan içiren mi?
Zülfüne kement varlığım
Figanda da bir
Cümbüşde de bir iken
Kaç soru daha
İlmik ilmik
Ya ayıracak yolumuzu
Ya kenetleyecek kaderimizi
Aşağı mahalle de maça
İndiğimiz günlere selam
Veriyoruz ara sıra
Masumiyet müzelik
Bir bulunmaz şimdi
İkiye düşürmeyiversin
Bir kez işte vicdan
Gitmekle kalmak arasında
Dansına şahit olan çok da
Yorulduğun anı kimse bilmiyor
Saçımda şerbet
Kokusu var dokunma
Zifti pek yeni
Katran kaynıyor hemen aşağısı
Sen benim böyle
Heybetli durduğuma bakma
Ağlasam ele gelecek
Kadar küçülürüm
Biraz şefkat gösteren
Utançtan yok olurum
Ulan neden hep
Bir heybete hapsoldum
Kaldım diye sorduğum
Çok oluyor…
Çok oluyor saniyeler
Çok oluyor dakikalar
Çok oluyor artık bu
Akreple yelkovan
Ben dilimi eylemişim kovan
Ağzımdan bal akarken
Çektiğim acıya
Bir şahit yaradan…
Rica da bilmem
Minnet de
Olmadım böyle sonradan.
Ezel-i ahvalim belliydi
Doğduğum andan..
Artık düşüncelerim arasında
Rast geldim bir nebze bana
Sizden uzak da bir yerde
Büyüttüm bahsetmedim dünyadan.
İnsan olduğunu arşa
Yolu düştükçe anlayacak
Toprak çaldım yüzüne
Etinin pamuk ipliğinden
İnce olduğunu bilecek.
Su ile yıkadım gözlerini
Ruhunu nerede özgür
Bırakacağına kendi
Karar verecek…
Şiir: Sercan Erdinç
Tanrı’nın satırları arasında kendime bir cümle arıyorum. Nefes almaya devam etmek için. Hangi ifadeyle biterim muamma…