Galiba Geri Dönüyorum Nesli

Galiba Geri Dönüyorum Nesli

Günlük: Öykü İnanoğlu

Fotoğraf: Daria Kruchkova

 

Ancak deneyim ile farklı olduğunu anlayabildiğin “olduğun” ve “hissetiğin” kavramlarının yarattığı kazanımlarının sonucu olan kaybedişlerin ortasındayım bu ara Nesli,

Merhaba.

Nasılsın, sen nasıl oldun? Ne yaptın?

Güçlü olmak güçlü kararlar verdirtir ve bu güçlü kararlar en çok acıtanmış be Nesli. Sen gittiğinden beri daha güçlüyüm ama zamanında gücünü sadece senden alan beni daha çok özlüyorum. Kendimizi sürekli geliştirmek için didinip duruyormuşuz gibi hissediyorum. Peki bazen durup bakıyor muyuz? Daha iyi olmak adına mı hedefler koyuyoruz? Ben bu hedef uğruna kararlar verirken geçen zamanda mutlu olamıyorum. Bu denklemler doğrultusunda X sonsuza giderken Y mutluluk çıkıyor ama X sonsuza gitmiyormuş Nesli. Y’i bulmak için verilen uğraş, bir sürü X ile doldurduğumuz kağıda ve mürekkebe değmiyormuş.

Her gün, atmayacağını bildiğim mektupları posta kutumda arıyorum.

Şimdi gelsen de istemeyeceğim seni, o zamanlar bana hissettirdiklerinin anısına yanımda istiyorum.

Ve artık hiçbir kahkaha, sonrasında bu kadar acı verici, ağızdan taştığı o an bu kadar gerçek hissettirmeyecekmiş gibi düşünüyorum.  Korkmuyor, sevmiyor ve üzülmüyorum. Çocukken ağlarken sarıldığım battaniyem sende mi kalmış? Onu bana geri getirebilir misin?

Teşekkürler,

Yazar.

Gelsem peki şimdi?

Seninle yaşadığım anıları daha çok hissedebilmek için mektubuna parmağımı banıp yaladım bugün Nesli,

Bu neyin acısı? Bu neyin tepkisi? Koskoca adam ağlar mı muhabbetine girmeyeceğim, feministler tarafından hedef gösteriliyorum.  Koskoca adam bunca zaman sonra aynı şey için ağlar mı Nesli?

İçimde biri epidermisime bardaklar fırlatıyor, zira yumuşak bir dokusu var da kırılmıyor, içten kanamıyorum.  Durumuma çaresizlik adını koymak istiyorum, kelimenin ifadesi zayıf kalıyor. Sürekli kitap okuyor, sürekli insan dinliyorum. Kitap okuduğum için zaman kaybı yaşadığım konusunda hayıflanıyor, o kadar çok insanı dinledikten sonra ise; bu saçma insanların daha fazla mutlu olabileceklerinin bilincinde oldukları için mi hayıflandıklarını yoksa sadece yıldızı yuvarlak şeklinde olan boşluğa mı sokmaya çalıştıklarını anlayamıyorum.

Sanırım senin sebep olduğun bir kaza geçirdim. Bu kazaya bir isim koymaya çalışsam, “yüzüne söyleyemem” adını koyardım. Azıcık cesaretim olsa, kitap okumak yerine; zamanımı, bilmediğim adresini bulmaya harcardım. Gerçekten? Sen neredesin şu an? Akli durumun nasıl? Bed-hisalin peki? Özlemiştir beni. Uzun zamandır dayak yemiyorum kendisinden.

Ben iyi değilim. Yoksunluğunu hissediyor, kolikler kulübüne Neskoliğim dediğimde deli zannedilip alınmıyorum.

Gelsem peki şimdi. Şu an kapına, alır mıydın beni içeri?

Yazar.

 

Günlük: Öykü İnanoğlu

 

 

 

Aslında neye ihtiyacınız var biliyor musunuz? Her şeye sahip olduğunuza dair farkındalığa.. ve ben sizi bunu anlamanız için gereken algı dairesi yarıçapından mahrum etmeyeceğim.

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi