Tırnak İçi Cümleler

Tırnak İçi Cümleler

Şiir: Emriye Yörük

 

Vakitsizdi, bir sabah öyle aniden geldi.

Dermanı kesilmişti, inerken merdivenleri.

Yorgundu üstelik, rüzgarı kıştan kalma.

Esse, küsecek  çiçeğe durmuş dallarına.

Bir de hastalanmış, öksürür uzaktan uzaktan…

İçim cız etti dedim “ahhh!

bir tarhana mı kaynatsam?”

Sonra oturdu sol çaprazıma gözleri yine kaçak.

“Anlat” dedim, “anlat”!

Nerde yedin bu ayazı?

Titrek ellerle çabuk çabuk çırparken tarhanayı.

 

 

Yüzyıl yürümüş sanki bu ne uzun bir hikaye?

“Ölmek daha az yorarmış” dedim kendi kendime.

Gölgesi bile düşmemiş yürürken yollarına.

Bundan olsa mı gerek küsmüş kara bahtına.

Haya eder varlığından halbuki bilse kendini,

Bir cürümden ibaret sanar bedenini.

Bir saate bir ömür sığarmış, bak bir şey daha öğrendim.

Uzandım yokluğuna, hasretinle demlendim.

 

 

Sonra bir zaman makinesi,

düştü yine aklıma.

Aldı götürdü beni o toyluk yıllarına.

Kim bağladı bahtıma, mordan bu kurdeleyi?

Kıpkırmızı şaraptı içtik biz o geceyi.

Tam isyan savuracaktım ki!

Bir çığlık düştü kubbemden, deldi geçti ciğerleri.

Üçüncü sayfa haberleri örter mi bu hissiz bedenleri?

Büyük bir acıyı daha büyük bir acı dindirirmiş meğer.

Acıya da şükredip dedik :

“YA HUUU!”

“Bunlar da  elbet gelip geçer.

 

 

İyice dalıp gitmiştim ki “taştı” dedi tarhana.

Baktım dönüp bakmadı, gözler yine cezalı.

Sordum “oralarda da mı hava sisli ve dumanlı?”

Dedi “Ayşe abla sorma bu yıl güneş görmedik.

Dikkat edin siz de ha! Ortalık hep hastalık.”

Dedim “huzurmuş en büyük sağlık ve deva”

“Huzur mu kaldı Mehmet dayı?” dedi. “Ortalık pek bi fena.

Ben böyle kavgaları ömrü billah görmedim.”

Dedim “neler neler gördük de neler neler görmedik.

Deli gibi sevipte bir kerecik demedik!”

“Nerde o çocukluk çağları?” dedi, dönüp Hasan Emmiye.

“Cesurduk yürekliydik ,zorbaya kafa tutar, aşka boyun eğerdik.”

Dedim “Ayşe abla, Mehmet dayı, Hasan Emmi dağılalım hadi.

Yolcu yolunda gerek tutmayalım gideni.”

“Göz görmez gönül sever hakiki sevdiğini.”

 

 

Dedesinin tarlasında, birkaç anısı daha

vardı anlatacak, takıldı kursağına.

Demli bir çayla halbuki vururduk sabahın ayazına.

Susmuş diller, bu sefer dert başka derman başka

Büyüdükte ne oldu yazık ettik aşklara…

 

 

Hey gidi be! meğer ne güzel günlermiş!

Sobada odun gibi sol yanımız tütermiş.

Susar susar anlatır,  anlatırken susardık.

Sözler ağır geldimi şiirlere asardık.

Yazmazsam  sakın ama, unuttu demeyesin.

Hani bir gün telaşla koyduğum o yerdesin.

Hadi git uzun uzun…

Yolların seni bekler.

Güllerime değersen usul usul geçersin.

Zati sen çiçeklerde plastiği seçersin!

Dikeni batmaz, canını yakmaz…

“Tırnak içi cümleler” bu hikayeyi paklamaz!

 

 

Biz yolun bu tarafında, canlı ama yaralı,

Dertler kaşarlanalı olmuyoruz oralı.

Ha  bi de unutmadan!

Tarhanam hep ocakta kaynar durur bilirsin.

Gelirsen bir gün yine sıcak sıcak içersin.

Hem tırnak içi birkaç cümle ile daha, atar gönül zehrini.

Gelişin bir ömür sürer sonra, gidişin bir çorba içimi…

 

Şiir : Emriye Yörük

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi