Seraptan Çöle

Seraptan Çöle

Şiir- Emrah Turan 

 

Kurtulmaktı nârdan maksat İbrahim’in,

Çölde binlerce İbrahim nâra gitti!

Yurdunda kum yandı, rüzgâr dayandı,

Bezirgân yolu(na) uzadı, kül oldu.

Pusatsız süveydalar, suda kaktüs dikeni.

Bir padişahın avuçlarında

Seyre dalar akbabalar

Kurumuş nehir, dinmiş yağmur

Serap görünür bir atın

Telkisine sinen çöl güzelinin.

Mecnunların saçlarıdır

Bir baştan başa,

Kirpiklere mızrak veren.

Uğramaz o eski turnalar

Gözbebeklerinin gökkuşağına.

Affına sığınır boz benekli

Hilal bakışlı avare yılanlar.

Candan yoksun,

El ayak tırnakları, otağını

Çiy damlasının bakışlarında kurar.

Ey Sahra!

Dil(ber)’in nerede söyleşir?

Kaç yıldız kaydı mürekkebinde?

Hangi rahvan atının yuları,

Ellerinde köz yıllarında?

Kaç ordu çiğnedi dişlerini

Kudüs bir şehrin gözünde?

Yaşın kadar büyük sevdalar

Kan ağlar her gün,

Ağırlığından ufalanır.

Her serapta bitip

Tekrar yeşeren avuçlar.

Ah,

Ahu gözlü dilber!

Kaç aslanı göğsünde

İkram ettin miraca?

Kaç tokada yenildi

Yüreğinde çamurlar yağdıran

Safları dokuk kanının?

                              Ancak;

Bahar, nallarını öper.

Ayaklar yanar her mevsim.

Ey sahra!

Varlığın kardeşlerine;

              Aşk,

              Gurbet,

              Ölüm…

Kara sevdadır, nefesin,

Benzemez maralların toynaklarına.

Ey marallar! Yolunuz düşmez,

Aynalı dağların gölgelerine.

Her aynada dörder mevsim

Sende bulunur yalnız tek mevsim.

Kaç imparatorluk kanını

Çiğnedi binlerce demirin

                    Hunhar,

                    Hayalperest,

                    Siyabend,

                    Korkak…

Baykuş sürüsünün gözlerinde?

Hangi adalet mührü kırıldı tırnaklarında;

                                  Beş kent,

                                  Onlarca şehir,

                                  Yüzlerce kâtip,

                                  Binlerce insan…

Kadısız, padişahsız, velisiz, yetim kaldı…?

Kaç deniz yıkadı selvi saçlarını?

                                 Omuzlarım

Çiy, kar düşer.

Omuzlarımdan savrulur saçın

Ey Gülüzâr!

Çisil çisil doğ gönlümün ufkuna,

İrem bir baharın avazı duyulsun.

Yakamozlarının gölgesinde kalsın

Kaktüslerin boğuk sesleri.

Yüzün dolunay çanağı,

Gamzede akar efil ak saçların…

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi