Bulutların Başladığı Yerde
Hikaye- Betül Saadet Evli
Bu bir rüya, gördüğümde gözlerim kapalı mıydı bilmiyorum.
Bu bir masal, uyumadan önce mi dinledim bilmiyorum.
Mavi gökyüzüyle yeşil çimenlerin arasında bir yerlerde karşılaşmışız. Bilmediği şehirde yol soran iki kayıpmışız. Biri hayallerini düşürdüğü köşeyi, diğeri kaçacak bir kuytu arayan iki yabancıymışız. Sanki sen buralardanmışsın gibi ben sana yolumu sormuşum. Bilmiyorum, demişsin. Senin sorduğun adresi de ben bilmiyormuşum. Beraber aramaya başlamışız.
Bilmediğimiz yollardan, daha önce hiç geçmediğimiz sokaklardan geçmişiz. İsmini bilmediğimiz apartmanlardan sonra gelen ışıklardan sağa sonra da sola dönmüşüz. Işıkla karanlığın arasından geçen ince patikadan sessiz adımlarla gürültü çıkararak geçmişiz. Altından ne kadar su geçtiğini bilmediğimiz köprülerden ve uyumayan kaldırımlardan yürümüşüz.
İki yabancıymışız ilk başta, yabancı yollarda yürürken tanışmışız. İçlerimizi dökmüşüz arkamızı toplamadan ve sorular sormuşuz cevabını bilmeden. Gece olduğunda da, gece bittiğinde de yalnız yürümemişiz. Gölgelerimizden ve fırtınalardan kaçmışız. Gözlerimize ve birbirimize sığınmışız. Yolda yeni umutlar toplamışız.
Yol kısalmamış, döndüğümüz her köşe yolumuzu uzatmış. Tam bulduk sanmışız, beraber topladığımız umutları harcamışız. Girilmez yol, demiş turuncu yelekli soğuk sesli adam. Tüm umutsuzluğumuzla oturabileceğimiz bir bank aramışız.
Tüm parklardaki banklar doluymuş. Karşılıklı iki salıncak bulmuşuz. Oturabilmek için ayrılmamız gerekmiş. Tek kalmışız, birbirimizi izleyerek beklemişiz. Bağırarak konuşmuşuz, birbirimize sadece seslerimiz ulaşabilmiş, ellerimiz uzak kalmış.
Sallanmaya başlamışız, tüm gücümüzle çıkabildiğimiz kadar yükseğe çıkmışız. Eğer ikimiz de aynı anda en yükseğe çıkabilirsek tekrar beraber olabilirmişiz. Birbirimizi yakalamak için çok uğraşmışız. Sallanırken cebimizden geçtiğimiz yollar düşmüş. Rüzgar hırpalamış yüzümüzü.
Ve sonra olmuş. Aynı hızda ve aynı anda sallanmayı başardığımızda; en tepede kısa ama uzun bir süre beraber olabilmişiz. Ayaklarımızın uçları dokunmuş. Bağıramadığımız ne varsa fısıldamışız. Kocaman gülümsemişiz. Ne kadar sürdüğü önemli değilmiş. Çünkü hayallerin düştüğü köşe ve kaçılacak kuytu o anmış.
Tekrar aşağı inmişiz, tekrar yukarı çıkmışız ve yukarda bulutların başladığı yerde birbirimizi bulmuşuz.
Bu bir rüya, gördüğümde gözlerim kapalı mıydı bilmiyorum.
Bu bir masal, uyumadan önce mi dinledim bilmiyorum.