Bahadır Bulutları
Şiir: Emre Birdal
Fotoğraf: Parviz
“Ayrılık burcuna girince
Hep uzağa bakarak mı konuşur insan?..”
Şükrü Erbaş
1/ İçime bir derin tenhalık çekip
Lekesine düştüm hür doğumların
Baygın baygın gülen ilk güzdü anılarım
Ellerimi masmavi bir iklimle silip
Tarhına sızıyorum o ılık sevdaların.
2/ Nişan al kalplere bu firkat niçin
Âlem yangın görsün hasret yerine
Resimlerden bir soluk çek benim için.
3/ Hep daha güvenilir gece yolculukları
(Önlerinde Tûr, içlerinde huzur…)
Fecrin ne doğurduğunu bile isteye
Kapıldılar garba hicretin
Nihâvend müşkülüne.
4/ Dupduru gözelerden gelen
Berrak sularla yuna yıkana
Öyle kolayca sezilmeyen
Sevdalar açıyor bağımda
Ömrün bu fütursuz çağında
Bu kez menzili malum bir huzme
Hiçbir kör toynakla ezilmeyen.
5/ Yorulmam hiç can yoncam
Yalın ayak dahi gelsem yorulmam
Çavlanlara sinen hırçın rüzgârla
Sesin esene dek durulmam
Sürülse de üstüme zâlim ordular
Firâkın harici silahla vurulmam.
6/ Anadolu’da deli bir fırtına
Haziranı alabora edercesine
Daha köpüğü damağımda
Hatırası dimağımda
Orta şekerli kahvenin.
Biraz sebat a dostum!
Hızır’la yemyeşil rüya, ıtırla bezeli defne
Sağaldı müzmin yara
Diniyor ah u enin
Çıkarız ferahfeza Ilgaz, Munzur sırtına.
7/ Yaz, az demekmiş, düşler çok kısa
Bu bozkır şehrinde yağmurun künhü
Gerisi şimdilerde upuzun bir ayaz…
Havanın puslusu, şairin uslusu
Makbul yâranım size.
Sen huduttan vareste, ben göçlere aheste…
Irmak boyu yürümek vardı hülyamda oysa.
Şiir: Emre Birdal