ANA(DOLU) İLE HASBİHAL
şiir – Emrah Turan
Fotoğraf- Beyza Kaplan
Mevsim ters ayna toprağımda
Yavrusu kollarında bir annenin
Anne şafağın tırnak evinde
Anteni kırık ve kısa radyo
Sıra sıra üstünde dizilmiş
El, ayak, baş, yastık…
Bir yaprakta sayıların yetmediği vadiler
Pencere vakumlu ve örgülü ter
Cızırtılar kara treni çalar dudaktan
Sokak ve gar boyunları kıvrımlı
Ninelerin ayalarında, çınar tohumu
Maması ve suyu kirletilmiş
Caddelerde korkak kediler!
Kerim gözyaşlı
Yufka yürek ve kır saçlı bir adam
Ayın onu, dert anma
Ana(dolu) yüreği kül ateşi
Baba kucağı mühürlü, tozlu kemik
adresler yakık,
perdeler salıncak,
güvercinler katran yaşı
İki kardeş, iki sınır, iki sıfat…
Göz ferinden ay ve güneşin damarı kesik
Mavzer nehir akar, derya gri
Yazma yüzüyor başı eğik
Çamurlu ve oyası yamalı
Hâkim bey gözlüksüz
Emirden gayrısına vurulmaz
Dilekçelerin diline gözyaşı
Halil İbrahim Sofrasında namahrem postal numaraları
Çatık kaşlardan el ovuşturmalar
İpekten gömlekler ve düğmesiz
Malta’da kucaklaşmalar,
Kürdün gelini dilde
Yol uzun deniz kokulu ve baba habersiz
Oğul Memodan, kız Meryemden
Pelüş oyuncaklarda kurşun yarası…!
Raflar eczane gözü
Çarpık harflerden isimler
Yolları yıllardır gözleyen gözler
Gülistan kokusu, Munzur’da mahsur
Ceylan parmaklar çırpınıyor
Işıltılı, kavak ve dikenli tellerde
Toprağım kusuyor her anında
Vicdan dört minarede kıblesiz
Alnımda surun hicazı
Nerede çınlasa elçiler
Kanat çırpar kulağıma
Toprağım doymuş kalamadı tabuta
Bir kucak ve çınar
Cepler delik, yamasız hançer sarkar
Boğazda siyah prangalar eskidi….