Taziye
şiir- Ahmet Bozkuş
fotoğraf- Meruyert Gönüllü
Kırıldığı yerde zeytin dalının
Bir harp dokunmuştu titreyen kuşa
Bir gece vaktinde göç masalının
Urganlar dizilmiş her bir yokuşa
“Suskunluk” demişti haykıran kaya
Atılmış iftira bütün taşlara
Bir taşın gördüğü en kötü rüya
Dikilmek taş diye küçük mezara
Bu hüzün bir yerden tanıdık bize
Isırır gözümüz bu ayrılığı
Kaç deniz damladı ellerimize
Kaç kez yıkıldı koca gam dağı
Gözleri olanlar seyran ettiler
Savrulan ateşi, kavrulan gülü
Sözleri olanlar ziyan ettiler
Hem kırık dikeni hem de bülbülü
Tükendi ömrümüz dolmadan vade
Defnettik umudu yas ülkesine
Ölümün hayatı boğduğu yerde
Kim kulak verecek beşik sesine
Anlatacak yok artık kara sevdayı
Herkesin kimsesi kalmadı gitti
Böylece dağıldı düğün alayı
Gelinliklere kan damladı gitti
Kimdi bu kıyılan aşkın sahibi
Kimdi can verenler, kimdi sevenler
Savruldu rüzgarda kırlangıç gibi
Beyaz gelinlikler beyaz kefenler
Yoruldum her gece gün beklemekten
Yoruldum içimde bitmeyen savaş
Çalmasam da olur bir gün felekten
Ayrılsam şehirden ben yavaş yavaş
Adımı bilmesin katipler bile
Yazılsın isterim “bir garip” diye
Alıp da götürsün meçhul kafile
Silinsin kağıttan sessiz taziye
şiir- Ahmet Bozkuş
Aslen asabi, tercihen sempatik, şeklen kültürlü, mecburen duygusal, zihnen yorgun, hükmen mağlup… Yazarak hatırlıyor, unutmamak için not tutuyor. Hafızasını muhafaza ediyor.