Seanslar

Seanslar

Yazı: Deniz Yılankaya

 

Yalnızlığın penceresinden sesleniyorum sana. Güneş artıklarını toplayıp geceye sakladığım ve sonra yamalı yıldızlar yapıp, gökyüzüne yapıştırdığım saatlerden. Doktorum sürekli yazmamı söyledi.

Apartmanın giriş katı. Yerler taş, duvarlar mat ve soğuk… Pencereden sızan güneş gelişigüzel yerleştirilmiş eşyaların basitliğini nasıl da gizliyor. Yerde soluk/tüysüz bir halı, küçük bir gaz sobası, kapısı tam kapanmayan açık pembe bir gardırop, komodin, eski ama kullanışlı bir kitaplık ve karşılıklı iki sedirin arasına yerleştirilmiş bir sehpa.(Rutubet kokan bu ev kim bilir kaç kişiyi eksiltti, kaç kişi eskitti bu evi? Şimdi de ben ) Evin bir odası kapalı. Ev sahibi geçmişini kilitleyip gitmiş. 

Geceleri baykuşlar öter bazen. Seslerini çığlık sanır, korkarsın. Oysa  baykuşlar da çığlık çığlığa sevişirler, anlamazsın.  Ayrılığın ilk günlerinde hissedilmez hüzünler. Sonra çıkar acısı geçmiş yılların. Her Eylül yağmurunda hatırlarım caddede yürüdüğüm soğuk günü. Yine de üşümemiştim, yine de dimdikti başım. Seni sevdiğimden değil, yaşamı sevdiğimdendi direnmem.

Gitar çalan, uzun saçlı delikanlı beni yanına çağırdı ve bana uçacaksın dedi. Oysa fotoğraftan aşağıya düştüm.

 Yanlışlıkla okuduğum bir kitapsın. Tesadüfen çok satanların arasında bulduğum, fazla incelemeden, aslında sadece kitabın adını beğendiğim ve kapağı beni etkilediği için aldığım bir kitap. Bir süre sonra anladım kitabın bana göre olmadığını. Yer, zaman, dil çok farklıydı. Bana yabancıydı sanki okuduklarım. Belki de yanlış çevirmişlerdi seni.

 Karanlığı saatlere sığdıramamanın acısı duvardaki gölgelerle buluşuyor. Anlamsız hayaller kurtuluyor gözbebeklerimden. İnsanlar vuruluyor yanımda. Çocuk sesleri, inleyişler, ağıtlar; kanla aydınlanıyor gece. Sen hiç hayatında üçgen hayaller gördün mü? Ben gördüm. İçinde “ben” vardım. Saçlarım kısacıktı, gözlerim siyaha kesmiş. Korktum, yastığıma saklandım. Usulca yanaştın yanıma. Fark etmedim bile nereden, nasıl geldin bu eve, kim açtı kapıyı sana? Şiirler okudun, masallar anlattın. Sözcüklerle yıkadın geceyi.

 Hayatın kenarına yazılmış kısacık bir not yaşadıklarımız. Kim bilir, ne zaman aklıma gelir hayalin ve dönüp o sayfayı karıştırır, seni düşünürüm. Kim bilebilir…

 Duvarları ütüledim, muslukların şeklini değiştirdim, adını “ ! ” koyduğum çiçeği tamir ettim. Hiç konuşmadım. Sürüyor tedavi.

 

Yazı: Deniz Yılankaya



 

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi