
Yeni Göç
Şiir: Şenol Başkaya
Kırkından sonra öğrenir insan hayatı
Olgunluktan ya da kitaplardan da değil
Biraz hayal kırıklığından
Biraz usanmaktan
Belki de
Çaresizlik içinde yorulmaktan
Ne kavganın bir önemi kalır o zaman
Ne de önemi yaşamanın
Tükenir insan aldanmışlıklarını saymaktan
Pişmanlıklarını hatırlamaktan
Her yetiştiğin çığlık
Sırtlandığın çabalar
Ettiğin dualar
Zamanla kuruyan bir gül gibi
Bir iç yangınıyla beraber
Havada bir kül gibi
Yitirir gerçekliğini
Sonra her omuzladığın duvar
Enkaz olur başında
Ve insan o zaman anlar
Kendi mezarını inşa ettiğini
Kendi katili olduğunu
Uzun bir sessizlikte
Başlar yasını tutmaya
Ağıtlar yakmaya kaderine
Ve sığındığı düşüncelerden
Yavaş yavaş ve zalimce
Bir koza örer kendine
Ve yumar gözünü
bu kayıtsızlık içinde
kaybeder adımlarını
Dalar durmadan karanlıklara
Iter ruhunu uçurumlara
Arar arar ama
Anlam bulamaz kelimelerde
Mizanlar kurar sebepsiz gözlerinde
Yargılar her hatırayı
Dar ağaçlarının gölgesinde
Bir kahve yangınıyla
Kırk yılının derdiyle
Gömer hatır bilmeyenleri
Hatırda tutmayanları
Sabırda bırakanları
Iki satırlık vedayla
Yolcular yüreğinden
Sonra kendi geleceğinden
Bir umut çalıp
Yırtar kozasını aniden
Ve başlar hayatına yeniden
Bir kelebek edasıyla
Biraz ürkek ve çekingen
Başlar yeni göçüne
Kimseye hissettirmeden