Huni

Huni

Şiir: Hakan Yiğit 

Fotoğraf: Khabbab Abdelmaqsoud

 

bir hunimiz eksikti
ağaç tepelerinde kuşlarla konuşurduk
siz, biz ve onlar
yemişleri, elmaları atardık aşağıya
yasak ağacın yasak meyvelerini
yesinlerdi, bizim gibi delirsinlerdi

 

tuttular bir gün deli diye
seni, beni ve hepimizi
tıktılar bir küflü hapishaneye
sen kuş oldun, ben ağaç, onlar yasak meyveler
birbirimize bakıp güldük
gardiyanlar bunlar delirmiş dedi
biz zaten deliydik

 

deli diye tutmadılar bizi
bizim -aklımızdan zorumuz-varmış
oysa kendini akıllı sananlardan zorumuz vardı
bir şartımız var dediler
kralımız üzgün onu güldüreceksiniz
olduk mu şimdi
sen ben ve onlar soytarı
pardon mösyö
hem deli hem soytarı

 

aldılar bizi götürdüler saraya
yok, galata-saraya değil beyaz saraya
ama o zamanlar Amerika yok!
herkes yemiş meyveleri, delirmiş

 

tüm deliler toplanmış sarayın bahçesine
çıkardılar bizi kralın huzuruna
kral huzurlu ama herkes huzursuz
içimizden biri cebinden çıkardı sahte altın taşı attı kuyuya
kral ve kralcıklar üşüştü kuyu başına
döndük yüzümüzü bahçeye ve tüm delilere
çıkardık taktık hunimizi ve herkes taktı
hep bir ağızdan bağırdık
Kralımız çok yaşa!

 

şiir umuttur ummadığın anda çakan şimşekler gibi saçlarındaki ateş dikenleri gibi

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi