Kış Yorgunu
Şiir- Sevim Gülcan Uluhan
Fotoğraf – Serkan Öztürk
Kış yorgunuyum…
Ayazları bir türlü bitmeyen kışlar.
Göğü yırtarcasına kopuyor fırtınalarım.
Düştükçe lapa lapa asuman,
Diyorum belki son!
Yok…
Kaplıyor buzullar pervasızca her yeri!
Sonra da kalınlaşıyor tabi.
O kadar altta kalmışlar ki!
Bulamıyorum diğer mevsimleri…
Üst üste kaç kış yaşanabilirse,
İşte o kadar kıştayım…
Tüm sûretler buğulu, tanımak nafile!
Göremiyorum benden kopanları.
Yağıyor mübarek işte!
Dışım câmid bir nesneden değil mualla.
İç dünyamın tüm düzeni artık hovarda!
Sahi, içimdekinden dışarıdakilerin var mı haberi?
Sorguluyorum elbet ama lanetlemedim kaderi.
Bir gün bittiğinde kışın imtihanla zırhlanmış günleri,
Bakmayacağım arkama! Hem de hiç!
Doktor diyor başlamış yakın körlüğü…
Nasıl anladın hemen bunu!
Yakınlarım hep kör artık…
Ruhlarını sofralarına ettiler katık!
Ama kıştan değil körlükleri.
Nefisleriyle girdikleri yarışın bir eseri!
Kayboldular teker teker enkazlarının altında…
Artık ne yetişir ki imdatlarına!?
Sonra başlıyor yakıcı bir güneş.
Tüm kristallerden yansıyor ateş.
O an sığınıyorum kelimelerin gölgesine!
Kış ile ateş arasında başlıyor bir güreş.
Yetmiyor buzları eritmeye yetmiyor!
Kalıp kalıp katılaşmış duygular.
Bölük pörçük dağılmış hep uykular.
Rüyalara basılmış tüm karalar.
Dökülüyor katran gibi idealarıma.
Söyleniyorum istemsizce talihime.
Sahi, rastladınız mı kaybolan kimliğime?
Hep sağ cebimdeydi sanıyordum…
Bir tebessüme huzurumu satıyordum.
Biriktiriyorum merhabasız sabahları!
Üstüne tabi işlemediğim günahları!
“O Fortuna!” diye başlıyor nutuklarım!
Tevbelerle bozuluyor yoldan çıkmalarım…
‘Gömdüğüm ne varsa bulmalıyım’ diyorum.
Yusuf’tan da derin kuyulara iniyorum.
Kardeş de yok ki bulsun beni!
Sorun değil!
Kendime gönderdim kanlı gömleğimi!
Gerçekten bir teneke buğdaya sattınız mı gençliğimi?
Kış diyordum ya!
İşte, böyle bir kıştayım!
Evet, bir tohumun çatladığı yaştayım!
Ekim 2020
Şiir – Sevim Gülcan Uluhan
Fotoğraf – Serkan Öztürk