Kuru Naz
Şiir: Nagihan Sultan Coşkun
Fotoğraf: Joey Nguyen
Sen bir denizsin, yapraklı
coşkunsun da, kükrersin anında kararan
Cebimin içindeki nazdır
cebimin içi naz
Bırakırsam ki, yollaşan, çöl yıldızı.
Lakin kokarız üstümüzde saman tozları
Kömür bir tütsünün huzursuzluğu
Hisset nasıl her şey bükülür
Bir küstüm çiçeği, birkaç siyam gülü hemen hemen açılsa
Bir alınganlık gibi serpildi dudağımızın ucuna
Bunlar nazdır
Tebessümüne batan
Gül kokusu.
İnlerim, evet
Sahnede sarı sarı
Üstümden açılan perdeler
buz tutmuş kum
Bir keskin damar uçurumu
Cebim, canım cebim.
Bir karınca kafilesi dilendi ayaklarımda
Dilense iyi
De hayalet olan nasıl doyuracak karnını
Geceden dövülmüş beyaz kömür
Kasıklarımda
Bilmem ki şiirlerimi neyle yapıştırsam
Öylece bırak, öylece.
Bırak ki
Siyah kokular da tutarmış insanı
Bir rıhtım gibi gelen dalgalar da
Şarkılar sokaklanır da, serilmez yere kumdan çakıldan
Nasıl da kaynar daha yavru değilken
Denize dolar mı hiç
Cebim, canım cebim
Cebimdeki mavi naz
Korkusuz kollarda
Kurut beni…
Şiir: Nagihan Sultan Coşkun
Kelimeleri sektirmeyi seven bir çizer. Dünyadaki çocuk melodilerinin peşine düşmüş hayalperest.