Kekemenin Müebbeti
Şiir: Emrah Turan
Fotoğraf: Marcos Paulo Prado
Soracaksınız hâkim bey
Adın, soyadın, yaşın, memleketin, mesleğin…
Ben bir kekemeyim
Ayrıca saçı üç numaraya vurulanlardanım
Bil-mi-yo-rum
Mahkûmum, kırk bir, işsiz
Kıkırtılar gelecek arkadan
Tokmak kürsüyü dövecek
Saçım da yok ki düzelteyim
Anlatamıyorum derdimi hâkim bey
Suçum anlatamamak kendimi
Kime açtıysam ağzımı suçlu oldum
Be ba-ri siz dinleyin.
Nasıl da suskunum dünyaya?
Kalabalıkta yokum, kendimde kalabalık…
Çok’um;
Ellerimde, kirpiğimde, ayaklarımda
Yanan mumun nefesinde
İyisi mi, iyisi mi
Atın beni hücreye hâkim bey!
Duvarlar, karanlık, demir kapı…
Dinler, anlar, adil yargılar.
Belki özgür bırakır!
Paslanan prangalar mı?
Çıkınca öderim ha-se-bını.
Ben kekemeyim kalabalıkta,
Mürekkepteyse hatibim.
Var mı atışmaya diyeceğim,
Herkes kendinde birden fazladır?
Hâkim bey;
Sussam dinleyecek misiniz beni?
Bir kedinin iki patisi arasında uyuduğumu
Saçlarımı yaladığını
Hatta makinanın derinden kazdığı
Ensemi ve şakaklarımı daha çok sevdiğini anlatsam
Hâkim bey
Tek suçumun bu olduğunu
Ekleseniz kekemeliğimi
Kaç yıl eder ki bunca kalabalığın ortasında?
Bir kediye sığınmanın bedeli müebbet mi?
İlki olur muyum yalnızlığın kalabalığında
Ömür boyu müebbetine geç kalan?
Bir ke-ke-me-nin bedeli
Anneden yoksun kalmak mı?
Hâkim bey
Adil yargılayacak mısınız?
Beraatım söz konusu olacak mı?
Savcı bey hiç bakmadı yüzüme
Üstüne üstlük
Cumhuriyet savcısı yazıyordu önümde
Hâlbuki b-e-n
Cumhuriyeti;
Anlaşılmak, dinlenilmek, eşit koltukta oturmak zannetmiştim…
Bakın ba-kın konuşabiliyorum kekemesiz!
Müsaade eder misiniz?
Kendi kalabalığıma haykırayım?
…
Yozgatlıya…
Şiir: Emrah Turan