BİR KİTABIN PROSPEKTÜSÜ

BİR KİTABIN PROSPEKTÜSÜ

Yazı: İsmail Kaynar

Fotoğraf: Gül Işık 

 

İÇERİK: Kitap, aşağıda bulunan etken maddeleri yüzde seksen oranında içermektedir.

-Hüzün: İlk cümlesinden itibaren kitabın tamamına yayılmıştır. Yer yer yoğunluğunu artırsa da genelinde kabul edilebilir düzeydedir.

 

-Acı: Daha çok kitabın kahramanının hastanede yaşadıklarını anlattığı bölümlerde görülmektedir. Diğer bölümlerde yerini benzer başka duygulara bırakmaktadır.

-Umut: Her kitabın vazgeçilmezi olan bu etken madde bu kitapta da bulunmaktadır. Ama kendini açıkça göstermez, biraz çekingendir. Çoğunlukla dilek şart kipi olan cümlelerin arkasına saklanmıştır.

-Huzur: Kitabın sonlarına doğru kendini belli eder. Hastanede son bulan bir hayatın nihayetinde ulaştığı noktadadır.

 

ENDİKASYONLAR: Kitabın genellikle aşağıda yazılı durumları yaşayanlarda yüzde doksan
oranında etkili olduğu saptanmıştır.

-Annesini/babasını kaybetmiş olanlar: Bunların kitabın sonunda ağladıkları ve uzaklara bakıp daldıkları gözlemlenmiştir.

 

-Annesi/babası büyük bir sağlık problemi yaşayanlar: Bu kişilerin, bölümler arasında gözyaşı döktükleri, kitabı yarım bırakmayı düşündükleri ama dayanamayıp tekrar başladıkları tespit edilmiştir.

 

-Ailesiyle problem yaşayanlar: Bu tip insanlarda iki farklı durum belirmiştir. Bir grubun pişmanlıkla birlikte özeleştiri fikrine kapıldıkları, başka bir grubun ise yine pişmanlığa benzeyen ama daha çok küçümseme şeklinde beliren duygulara girdiği görülmüştür.

 

-Ailesiyle arasında uzun mesafe olanlar: Bu durumu yaşayan her iki taraf da, bütün okuma boyunca yukarıda yazdığımız birinci etken maddeye maruz kalmışlardır. Sürekli bir hüzün hali, sürekli göz yaşarması ve devamında özlem duygusunun artmasıyla sonuçlanmıştır.

 

YAN ETKİLERİ: Kitabı okuyanlarda eser miktarda aşağıdaki yan etkiler gözlemlenmiştir.

-“Ben bu kitabı daha önce neden okumadım?” diyerek dizlerini dövenlerin derilerinde
hafif kızarıklık.

-“Bu yazar niye böyle yapıyor?” diyerek saçını çekiştirenlerin saç diplerinde bir miktar sızlama.

-“Bu nasıl benzersiz bir kurgudur arkadaş!” diyerek şaşıranların gözlerinde birazcık pörtleme.

-Kitabı yerinden kalkmadan bir solukta bitirenlerin bacaklarında karıncalanma.

-Bölümler arasındaki alıntıların nerelerden olduğunu düşünürken saçını sakalını karıştıranlarda azıcık kaşıntı.

 

UYARILAR: Kitabı okuyacak olanların yanlarında kâğıt mendil bulundurmaları, okurken sıcak içecek tercih etmeleri, okumadan önce yazar ve üslubu hakkında ufak bir araştırma yapmaları, kitap bittikten sonra bu kitabın devamı niteliğindeki yazarın diğer kitabını da
almaları tavsiye edilmektedir.

 

*
Kitabı anlatmaya geçmeden önce sizlere kitaptan birkaç doz vereyim de neyle karşı karşıya olduğunuzu anlayın.

“…yasımızı yeterince idrak edemediğimizi, yaşamın devam etmesindeki yüzsüzlüğe şaşıp
kalmadığımızı, bunların bize yeteri derecede acı vermediğini…”
“…ve o şey’i anlamsız bırakan cüceliğimiz dayanılır gibi değildi…”
“…yorgunum, kaybımın acısını anlamıyorum, kabul ediyorum…”
“…yaşadığım şeyin anlaşılamayacak ve paylaşılamayacak olduğunu hissetmeye ihtiyacım var…”

*

“Bugün annem öldü, belki de dün, bilemiyorum.” Bu cümle Albert Camus’nün Yabancı kitabının giriş cümlesi. Orada annesi ölen bir adamın bunu nasıl karşıladığı, sonrasında ise kendine ve dünyaya nasıl yabancılaştığını okuyoruz. Uhdesinde bulunduğumuz kitap da benzer şekilde başlıyor. Yazarın annesi ölüyor.

Evet, Macar yazar Peter Esterhazy Kalbin Yardımcı Fiilleri isimli kitabına da böyle başlıyor. Annesi hastanede ölüyor ama yazar zihninde onu tekrar dirilterek onunla sohbet ediyor, daha doğrusu onu dinliyor. Onu ölüme götüren süreçleri, hastanedeki hallerini, çektiği acıları, duyduğu özlemleri dinliyor ölmüş annesinden. Yaşarken (belki de) onunla bu düzeyde hiç yapmadığı konuşmaların acısını çıkarırcasına onunla zihninde uzun uzun konuşuyor. Arka planda ise, ölümle başlayan yas süreci, Macaristan’ın günlük hayatı, yazarın içine düştüğü boşluk, ölümle kesilen anne-oğul bağının devam edişi anlatılıyor. Elbette tekdüze bir anlatım değil. Karmaşık ama anlamlı, yoğun ama akıcı, sade ama etkileyici bir anlatım bu.

Kitabın en dikkat çekici yönü kurgusu. Kitap bölümlere ayrılmış. Anlatılan olaylar klasik ve kronolojik bir sıra gözetilmeden, sadece yazarın duygu durumuna göre ilerliyor. Bölümler arasında ise dünya edebiyatından büyük yazarların romanlarından bazı alıntılar var. Ama hiçbir alıntı için kaynak belirtilmemiş. Bu yüzden alıntıların değiştirilerek mi kaydedildiğini bilemiyorsunuz. Ama alıntıların kurguya ve konuya çok şey kattığını söyleyebilirim. Esterhazy, az eser vermiş ama modern Macar edebiyatının öncülerinden olmuş büyük bir yazar. Kalbin  Yardımcı Fiilleri onun en çok tanınan kitaplarından biri. Sonrasında bu kitabın devamı niteliğinde yazdığı Sanat Yok kitabında okuyucularını bir sürpriz bekliyor. Ne olduğunu söylemeyeceğim. Merak edenler alıp okuyacaktır. Ama önce bunu okumak şartıyla.

*
Ezcümle; ebeveyn ile evlatlar arasındaki ilişki edebiyatçıların her daim dikkatini çekmiştir. Zira kutsal kitaplarda dahi mevzu edilmiş bir konu bu. Çünkü ilk insandan itibaren süregelen bir maceradır bu ebeveynlik. Macera diyorum çünkü yeri doldurulamaz ve eşsiz bir duygudur anne baba olmak. Bunu dini ve kültürel ögelerden bağımsız olarak sadece hissi olarak söylüyorum. Sorumluluğu çok ama buna nispetle keyfi de çok bir duygu bu. Bununla birlikte ebeveyn ile çocuklar arasındaki çatışmanın da aynı ölçüde büyük ve zor olduğu yadsınamaz. Bu çatışmayı en az zararla atlatmak için çok büyük özveri ve dikkat gerekmektedir. Buna rağmen babayla sorun yaşayan çocukların anneye, anneyle sorun yaşayan çocukların babaya yaklaşması her zaman görülmüştür. Edebiyat da genellikle bu çatışmayı ele alıp, bu konuyu işlemiş genellikle. Yukarıda bahsettiğim kitap anneye yaklaşan bir oğulun, onun ölümünden sonra yaşadığı bunalımı anlatan iyi kitaplardan biri. Aşağıda ise benzer şekilde ebeveyn ile çocuklar arası çatışmayı konu alan iyi kitapların bir listesini
bulacaksınız.

 

TAVSİYE KÖŞESİ
Sevilen – Toni Morrison
Michael K. – J. M. Coetzee
Pislik – David Vann
İtiraf Ediyorum – Jaume Cabre
Kara Kutu – Amos Oz
Babam Giderken – Alberto Barrera Tyszka

Denizi olan şehirde yaşamayı çok istedi, nasibine adında deniz olan şehir düştü. Bu hasreti hep dile getirdi. Mesela şu: "denizleri içtim lavlarım aktı nehirlerce"

Lapsus Dergi'ye [email protected] üzerinden ulaşabilir ve yayınlanmasını istediğiniz eserlerinizi gönderebilirsiniz.

Kalem Sürçmesi

lapsus dergi