Hastane Palyaçosu
Şiir: Mehmet Doğan
Fotoğraf: Azraq Al Rezoan
Kafası kum gölüne saplanmış
Alelade bir insan kadar yorgunum
Tuza susamış deniz yosunu misali
Kuma susamış gagamla
Olmayacak dua dileniyorum
Arzın en aciz kulundan
Bir çorak tarlada kalmışlığım yoruyor beni
Doğruculuk mesleğime katı bir vicdan
Sosu katmasalardı beni sevenler
Rüzgârı sırtıma alır dağlar aşardım
Oysa beni sevenler ilk buyruklarını verip
Arkalarına alıp rüzgârı çoktan göçtüler
Bana da onarılmaz bir yağ lambası bıraktılar
Benim aydınlığımla yaşayan…
Şiir uğraşı ağır geliyor kalbime
Yazanlar acıyı damarlarında yoğurup
Gözünden damıtıyorlar
Bense yaşadığımı kendine yeter zulüm sayıp
Listesini tutmamak için kırgınlıklarımın
Üstüne yatıyorum, açık mavi renk alsınlar diye
Geleneksel şiire küfür sokan şair olarak anılmak
Kabrinde yatan babamı incitmeyecek olsa
Ağız dolusu kusardım bulduğum her beyaza
Yine de ben susunca, siz kustum sayarsanız eğer
Bu bahsi memnuniyetle kapatırım
İnsanın insana mecbur bırakılması
Bu dünyayı yaşanılmaz kılan ilk maddedir
Toprak ve yaprakla konuşmak varken
Dil icat edip kendine yeni acılar enjekte eden
İnsanın tutarsızlığına bir ağır selam olsun!
Saydam sandığımız en karanlıklara yelken açan
Ucubeleriz hepimiz
Tutarlı görünmek için
Üstümüze bulaşanları seyrin güzelliği sanırız
Ah insan
Ah yarım
Anlamını bilmediğin meçhulün
Saf yolcusu
Senin içinden azizleri çıkarırsak eğer
– onlar ki peygamberler imtiyaz sahipleri-
Tarla fareleri liginde yarışırsın
Korkarım ki içgüdüye karşı senin yarım aklın
Kaybetmeye mahkumdur her zaman
Özet dersen mesela, ipucu, yaşam iksiri
Tabii ki olmadı olmayacak
Kendini kandıranlar şanslı
Gösteri bitene kadar
Hastane odası palyaçosunu oynayacaklar
Kanmayanlar ise yoğun bakımda
Fişi çekecek olana şükür düşünsün…