Kopuk
Bu şehirde duyulan sadece gürültüdür, insan sesi duyulmaz pek, daha fazla çıkar aygıtların, yaşamayanların sesi. Korna sesi. Tramvay sesi.
Koş!
Durma, vicdan krallığının kapıları açılmışken. Haydi koş!
Gelincik Tarlaları ve Mukavvadan Şehirler
Dağlar oğlum dağlar! Henüz bizim, bin şükür. Küçük hayatlarımıza uzaktan bakabildiğimiz yegane yerler.
Can Sıkıntısı
Bugünün insanının teknoloji sayesinde daha çok vakti var. Ama o vakitte ne yapacağını bilemiyor. Neredeyse hiç hobisi yok ve zihninde hiç şiir yok. Belki birkaç sevdiğ
Bak Albert
On yedisinde ekmek kavgası diferansiyelden zordur Albert.
Beton Duvar
İnsan, korkusunda hapis olmaya mahkum varlık. Dili olan ama dilini kullanmayan varlık. Bu arada söylemiş miydim? Duvarları ölçerken buldum kendimi geçen gece.
Kelebek Mezarlığı
Senin gibi kan kusmadım, yüreğimi ağzımda taşımadım. Ablam gibi tekme yemedim çiçekler yetiştirdiğim rahmime. Bak kelebekler yine yağıyor. Köklerimi koparıp atamıy
Davam gereği Almanya’dayım!
Çocuklar babasının sevabını çekmeli, benim gibi günahını değil. “Keşke” dedim kampın ortasında iç çekerek, “keşke saçma sapan töreleri olan bir toprakta do�